Kanlı bir savaşın unutulmuş piyonları gibi kalmışız yan yana.Bizi ölüme bağlayan prangalar yüreğimize takılmıştı oysa. Özlemle soluduğumuz her nefes kan kokusunu taşırken, ayağımızın altındaki toprak can çekişiyor, ölüm kor geziyordu UMUTLARIMIZDA...


 
zzzZzzz
 
  Ana Sayfa
  Iletisim
  Ziyaretci defteri
  Hangi Gün Dogdun
  Sitene Kod Ekle
  Fikralar
  Hava Durumu
  Müzikler
  Rüya Tabiri
  BiLgi Yarismasi
  Oyunlar
  Spor HaberLeri
  GazeteLer
  TeLevizYon
  Siirler
  Günlük Burclar
  Kimya
  Biyoloji
  Fizik
  Tarih
  => Tarih Bilimi ve İlk Çag’da Anadolu Uygarliklari
  => Türklerin Ilk Yurdu
  => Islamiyetin Dogusu
  => Ilk Müslüman Türk Devletleri
  => Türkiye Tarihi
  => Mogollar
  => Osmanli Devletinin Kurulusu
  => Istanbulun Fethi
  => Avrupadaki Yenilikler
  => 17. YüzYılda Osmanli Devleti
  => 18. yüzyılda Osmanlı Devleti
  => 19. yüzyilda Osmanli Devleti
  => 20. YüzYılda Osmanli Devleti
  => Osmanli Kültürü
  => Mondros Ve Isgaller
  => Genelgeler Ve Kongreler
  => TBMM'nin Acilisi
  => Milli Mücadele
  => Inkilaplar
  => Dis Politika
  Recep ivedik Burada
  ForumLaR
  Radyo Dinle
  AiLeMizZ
  ANKET
  Intihar Çagrısımları
TBMM'nin Acilisi
TBMM’NİN AÇILIŞI ve TEPKİLER 1. TBMM'nin Açılmasıİstanbul'un işgali ve Mebuslar Meclisi'nin dağıtılması üzerine harekete geçen Mustafa Kemal yayınladığı bir genelge ile Ankara'da olağanüstü bir meclisin toplanacağını bildirdi. TBMM açıldıktan bir gün sonra Mustafa Kemal'in meclise verdiği bir önerge kabul edildi. Buna göre; Hükümet kurmak zorunludur. Geçici hükümet başkanı ya da padişah vekili atamak doğru değildir. Meclisten seçilecek bir kurul hükümet işlerine bakar. Meclis başkanı hükümetin de başkanıdır. Yasama ve yürütme gücü meclise aittir. TBMM'nin üstünde bir güç yoktur. Mecliste ortaya çıkan millet iradesi yurt kaderine el koymuştur. Padişah ve halifenin durumunu ülke işgalden kurtulduktan sonra meclis belirleyecektir. Bu kararlar; Meclisin sürekli olacağını (b), İstanbul Hükümeti'nin yok sayıldığını (a,d), millet egemenliğine dayalı yeni bir yönetimin kurulduğunu göstermektedir. İlk TBMM gücünü halktan alan bir halk meclisidir. Çok farklı düşünceye sahip milletvekillerinden oluşmuştur. Meclisteki ortak düşünce ülkenin işgalden kurtarılması olmuştur. 2. TBMM'ye Karşı AyaklanmalarTBMM'nin açılmasına İstanbul Hükümeti'nin başında bulunan Damat Ferit sert tepki gösterdi. Yayınlattığı hükümet bildirileri, şeyhülislam fetvaları ve padişah fermanları ile TBMM'yi komünist olmakla suçladı. Halkı ayaklanmaya teşvik etti. Mustafa Kemal ve arkadaşlarını gıyabında yargılatarak idama mahkum ettirdi. Vergi ve askerliğin kaldırıldığını ilan ederek TBMM'nin asker ve para kaynaklarını kurutmaya çalıştı. İtilaf Devletleri de İstanbul Hükümeti’ni desteklediler. Hükümet bildirileri, ferman ve fetvaları uçaklarla Anadolu köylerine attırdılar. TBMM'yi Osmanlı Devleti’nin bir iç sorunu olarak gördüler. Anadolu halkı genelde TBMM'yi destekledi. Buna rağmen yıllarca süren savaşlardan, vergilerden ve askerlikten bıkan halkın bir kısmı ile çıkarları elden giden bazı kişiler İstanbul Hükümeti'nin de kışkırtması ile ayaklandılar. Azınlıklar da çeşitli ayaklanmalar çıkardılar. Bu ayaklanmalar; Doğrudan İstanbul Hükümeti'nin çıkardığı ayaklanmalar; Ahmet Anzavur ve Kuva-yı İnzibatiye (Halifelik Ordusu). Anadolu halkının çıkardığı ayaklanmalar; Bolu - Düzce - Hendek - Adapazarı Ayaklanması, Yozgat Ayaklanması, Konya Ayaklanmaları, Afyon Ayaklanması, Milli Aşireti Ayaklanması Azınlıkların çıkardığı ayaklanmalar; Pontusçu Rumlar ve Ermeni ayaklanmaları Kuvayı Milliye yanlısı olup sonradan ayaklananlar; Çerkez Ethem ve Demirci Mehmet Efe TBMM ayaklananların üzerine milli kuvvetler sevk ettirdi. Hıyanet-i Vataniye kanunu çıkarıldı. Bu kanunu uygulamak üzere üyeleri milletvekili olan, İstiklal Mahkemeleri kuruldu (Meclis yargı yetkisine sahip olmuştur). Ankara Müftüsü Rıfat Börekçi ve arkadaşları tarafından fetvalar yayınlandı. Ayrıca Mustafa Kemal’in emri ile kurulan Anadolu Ajansı da halkın doğru bilgilendirilmesi için çalıştı. Ayaklanmalar; Kurtuluş Savaşı’nın uzamasına, Yunan işgalinin yayılmasına ve uzamasına, TBMM'nin asker ve silah kaybına yol açtı. Buna rağmen TBMM Anadolu'da otoritesini sağladı. 3. Sevr Antlaşmasıİtilaf Devletleri aralarındaki uzun görüşmeler sonunda Osmanlı Devleti ile yapacakları barışın esaslarını belirlediler. 10 Ağustos 1920'de Sevr Antlaşması’nı imzaladılar. Buna göre; İstanbul antlaşma şartlarına uymak şartıyla Osmanlı başkenti olarak kalıyordu. Boğazlar Türklerin yer almadığı uluslar arası bir komisyon yönetecekti. Doğuda Ermeni ve Kürt Devleti kurulacaktı. Çukurova, Güneydoğu ve Sivas'a kadar olan yerler Fransa'ya Antalya ve çevresi İtalyanlara, Batı Anadolu ve Trakya Yunanlılara verilecekti. Osmanlı Devleti savaş tazminatı ödeyecek, maliyesi İtilaf Devletleri’nin kontrolünde olacaktı. Azınlıklara her türlü ayrıcalık tanınacaktı. Kapitülasyonlardan tüm devletler yararlanacaktı. Askerlik zorunlu olmayacak, 50 bin asker olacak, ordunun ağır silahları bulunmayacaktı. Bu antlaşma ile Osmanlı Devleti yok sayılmış, toprakları yağmalanmıştır. Antlaşma Mebuslar Meclisi tarafından onaylanmadığı için hukuken geçersizdir. TBMM antlaşmayı tanımadı. İmzalayanları da vatan haini ilan etti. Türk halkı kurtuluşun ancak mücadele etmekle mümkün olacağını anladı.
 
  SENİ SEVİYORUM...  
 
  Seni en son gördüğümde gece kıyıda yatmandı gökyüzünde gördüğün AY DEĞİL BENİM SEVDAMDI

 
 
  Bir gün cehennemde karşılaşırız seninle;sen kalp hırsızı olduğun için,ben tanrıyı bırakıp sana taptığım için...
 
 
  Ayrılık küçük sevgileri öldürür ama büyük sevgileri güçlendirir. Tıpkı rüzgarın mumu söndürüp yangını güçlendirdiği gibi..  
 
  Sen dünyaya sürgün bir meleksin ve ben seni o kadar çok seveceğimki bir daha cennetine dönemeyeceksin!  
Bugün 2 ziyaretçi (6 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol